Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

bir parça çalmak

  • 1 morceau

    n m (pl morceaux)
    1 bout parça [paɾ'ʧa]
    2 mus bir müzik parçası

    Dictionnaire Français-Turc > morceau

  • 2 Stich

    Stich <-(e) s, -e> [ʃtıç] m
    1. 1) ( Dorn, Stachel, Nadel) batma; (Insekten\Stich) sokma; (Messer\Stich) darbe; (Sonnen\Stich) çarpma
    2) (Näh\Stich); dikiş; med dikiş
    3) kunst gravür; (Tamburier\Stich) işleme
    4) ( beim Kartenspiel) el alma;
    einen \Stich machen/bekommen bir el almak
    5) ( Schmerz) sancı
    2. <- (e) s> m kein pl
    einen \Stich ins Gelbe haben (bir parça) sarıya çalmak [o kaçmak]
    2) jdn im \Stich lassen birini yüzüstü bırakmak;
    einen \Stich haben ( fam) ( Person) üşütük olmak; ( Lebensmittel) bozulmaya yüz tutmuş olmak; ( Milch) ekşimeye başlamış olmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Stich

  • 3 phrase

    n. deyiş, ifade, tabir, anlatım tarzı, sözcük grubu, cümle parçası, birkaç sözcükten oluşan ifade, melodinin bir bölümünü oluşturan kısa parça
    ————————
    v. sözcük seçerek anlatmak, uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek, melodiyi ayrıştırarak çalmak
    * * *
    1. tümcecik 2. ifade et (v.) 3. tabir (n.)
    * * *
    [freiz] 1. noun
    1) (a small group of words (usually without a finite verb) which forms part of an actual or implied sentence: He arrived after dinner.) sözcük takımı
    2) (a small group of musical notes which follow each other to make a definite individual section of a melody: the opening phrase of the overture.) parça
    2. verb
    (to express (something) in words: I phrased my explanations in simple language.) ifade etmek
    - phrasing
    - phrase-book
    - phrasal verb

    English-Turkish dictionary > phrase

  • 4 play

    oyun, eglence; oyun, piyes; saka, oyun; kumar; hareket özgürlügü; hareket, faaliyet; oynasma, oynamak; eglenmek; (oyun) etmek; hizla hareket etmek; oynamak, sahnelemek, temsil etmek; (müzik aleti) çalmak;... gibi yapmak,... rolü oynamak; bir müzik parça

    English to Turkish dictionary > play

См. также в других словарях:

  • çırpmak — i, ar 1) Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek 2) nsz Kanatları hızla ve kesik kesik hareket ettirmek Kanat çırparken birden durulur, suya konarlar. H. Taner 3) İki şeyi birbirine çarpmak Ali Bey ellerini çırptı: Elif Hanım,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»